TBMM Lideri Numan Kurtulmuş, Marmara Üniversitesi 2023-2024 Akademik Yılı’nın açılış merasimine katıldı.
Filistin-İsrail çatışmasına değinen Kurtulmuş, Ne yazık ki dünya sistemi bunu yalnızca seyretmekle yetiniyor. Bir tiyatro izler, bilgisayar başında bir mevt oyunu izler üzere dünya izliyor. Kılı kıpırdamıyor. Yazıklar olsun, yuh olsun. Biz Türkiye olarak başından itibaren, insanlara karşı yapılan her bir saldırıyı kınadığımızı söz ediyoruz. Bir kişinin dahi haksız yere öldürülmesi asla kabul etmeyeceğimiz durumdur.” sözlerini kullandı.
“NE YAZIK Kİ DÜNYA SİSTEMİ BUNU YALNIZCA SEYRETMEKLE YETİNİYOR”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Lideri Numan Kurtulmuş, Marmara Üniversitesi Mehmet Genç Külliyesi’nde düzenlenen, 2023-2024 Akademik Yılı’nın açılış merasimine katıldı. İsrail-Filistin çatışmasına değinen Kurtulmuş, “Ülkeler ortasındaki tansiyon, çatışma ve savaşlar; işte en sıcağını yaşadığımız ve bugün 12’nci gününe geldiğimiz Filistin ve İsrail ortasındaki çatışmadır. Bu çatışmanın bugüne kadar gelmesinde orada on yıllar boyunca yaşanan haksızlıklara, zulümlere, ikili standartlı bir biçimde yaklaşan görmezden gelen dünya sisteminin olduğu açıktır. Yıllardır, bilhassa 1967’den bu yana daima konutları, kentleri, kentleri işgal edilen beşerler. Daima kutsal bedellerine tecavüzde bulunulan beşerler, bugün ufacık bir yerde sıkıştırılıp kalınmış ve Gazze’de hayatta kalma gayreti veriyorlar. Ne yazık ki dünya sistemi bunu yalnızca seyretmekle yetiniyor. Bir tiyatro izler, bilgisayar başında bir mevt oyunu izler üzere dünya izliyor. Kılı kıpırdamıyor. Yazıklar olsun, yuh olsun. Biz Türkiye olarak başından itibaren, insanlara karşı yapılan her bir saldırıyı kınadığımızı söz ediyoruz. Bir kişinin dahi haksız yere öldürülmesi asla kabul etmeyeceğimiz durumdur. Fakat, şu anda Gazze Şeridi’nde bir insanlık kabahati işleniyor, savaşın da bir ahlakı vardır. Bizim ecdadımız, cephede kendine kılıç sallamayan hiçbir kimseye karşı savaşta onları muhatap olarak kabul etmemiştir” dedi.
“HİÇ OLMAZSA YARDIMLARA ACİL OLARAK GEÇİŞ MÜSAADESİ VERİN”
Kurtulmuş, “Maalesef, Gazze’de su yok, elektrik yok, hastanelerde sargı bezi, bırakın ameliyat materyalini, tentürdiyot yok. 2 milyona yakın insan mevte hakikat sürükleniyor. Gelmeden az önce haberini aldım. BM Güvenlik Kurulu, bir karar tasarısı, Gazze’deki şu yardımlara hiç olmazsa acil olarak geçiş müsaadesi verin. Ama, BM Güvenlik Heyeti tarafından bu tasarı kabul edilmiyor. Niçin? Tasarıyı beyefendiler vermemişler. Sen verseydin tasarıyı? Burada bir insanlık dramı işleniyor, beşerler ölüyor. Siyasetin boş lafları ve çekişmeleri sonucu orada yüzlerce binlerce insan ölüyor. 3 bin kişinin vefatının kaydı var. Binlerce insan şu anda tedavi için bekliyor. Neredeyse çabucak herkes aç olarak yatağa giriyor, yatak da yok taşın üstüne kıvrılıp yatıyor. Madem, dünyada insanlık var, insan hakları var özgürlükler, her bir bireyin kutsallığı var. Lakin, dedim ya, beşerler ortasında hiyerarşiyi savunanların, dünyadaki bu problemleri çözebilme kabiliyetleri yoktur” tabirlerini kullandı.
“KUTUPLARIN ERİMESİYLE, GAZZE’DEKİ İNSANIN FOSFOR BOMBASIYLA ÖLDÜRÜLMESİ BİREBİR ZİHNİYETİN SONUCUDUR”
Kurtulmuş, “Özetle, bugün ilim dünyasında bilgi, dünyanın dört bir tarafında üretiliyor ancak bilgi insanlığın meselelerini çözebilecek, açlıktan etraf tahribatına çatışmalardan baskılara kadar bu sıkıntıları ortadan kaldıracak bir perspektifi ortaya koyamıyor. Zira, bilgiyi güç olarak kabul edenler, elindeki bilgiyle elde ettikleri sonuçları fosfor bombası olarak Gazze’ye yağdırıyorlar. Bilgiyi güç olarak kabul edenler her alanda kurdukları hegemonya ile dünyanın mazlum ve saf milletlerinin seslerinin çıkmasına mani olmaya çalışıyorlar. Özetle; bu ve gibisi hususlar, hiçbirini birbirinden ayırt etmiyorum. Kutuplardaki buzul dağının erimesiyle, Gazze’deki insanın fosfor bombasıyla öldürülmesi birebir zihniyetin sonucudur. Afrika’da açlıktan ölenle, petrol kuyularını müdafaaları için terör örgütlerini vekalet savaşlarının ögesi olarak kullanmak, ikisi de tıpkı zihniyetin eseridir. Artık, dünyada yeni bir sese, yeni bir soluğa, yeni bir paradigmaya ve yaklaşıma gereksinim vardır. Kurumları değiştirseniz, bir mana tabir etmez. Kurumları değiştirmeden önce, kurumlara kaynaklık eden zihniyetin değişmesi lazım. Hakkaniyete, adalete, insanların yaratılışta eşitliğine, her bir insanın hazreti insan olduğu fikrine inanmadan yer yüzünü bir iyilik diyarı haline getirmeniz mümkün değildir. Onun için diyoruz ki, bizim üniversitelerimizin temel ödevlerinden birisi, yalnızca iki sefer ikinin dört ettiğini öğretmek değil, bunun çok ötesinde bilimsel bir gerçeğin, ilmin insanlığa faydalı olmasını, yani hikmetin, hikmetin üstünde de her bir insanın, dini inancı ne olursa olsun, beşerlerle alakasının, cihanla, yaratıcıyla ilgisinin bir istikrarda olmasını sağlayacak irfanın gelişmesini sağlamaktır” biçiminde konuştu.
