Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Beştepe Stant Salonu’nda, Milletlerarası Demokratlar Birliği heyetini kabul etti.
Buradaki konuşmasına, Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı askeri harekatı kıymetlendirerek başlayan Erdoğan, “Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı askeri harekatı kabul edilemez bulduğumuzu ve reddettiğimizi belirtiyorum. Memleketler arası hukuka alışılmamış gördüğümüz bu adım, bölgenin barış, huzur ve istikrarına vurulmuş ağır bir darbedir. Her ikisini de dost ülkeler olarak gördüğümüz, yakın siyasi, ekonomik, toplumsal alakalar içinde bulunduğumuz Rusya ve Ukrayna’nın karşı karşıya gelmiş olmasından ötürü samimi olarak hüzün duyuyoruz.” diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü korumak için verdiği çabayı desteklediğini, telefonla görüştüğü Ukrayna Devlet Lideri Vladimir Zelenskiy’e de tekrar tabir ettiğini söyledi.
Türk vatandaşları ile bölgedeki Tatarlar başta olmak üzere Ukrayna’da yaşayan herkesin can güvenliğinin sağlanması konusunda üzerlerine düşenleri yapacaklarını söz eden Erdoğan, “Derin tarihi bağlarımız ve dostluk münasebetlerimiz olan Rusya ile Ukrayna ortasındaki problemlerin, Minsk mutabakatları çerçevesinde diyalog yoluyla çözülmesi davetimizi tekrarlıyoruz. Hakikaten dün Sayın Putin ile görüşmek suretiyle kendisine de bunları tabir etmiştim.” tabirlerini kullandı.
“TÜRKİYE OSMANLI’NIN BİRİNCİ ASRINDAN İTİBAREN BİR AVRUPA ÜLKESİDİR”
Erdoğan, Avrupa’nın 17 farklı ülkesinden gelen Türk vatandaşlarıyla Külliye’de bir ortaya gelmekten, hasret gidermekten, hasbihal etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu aktardı. Milletlerarası Demokratlar Birliği bünyesinde, yurt dışındaki Türk vatandaşlarının birliğinin, beraberliğinin, uhuvvetinin güçlenmesi için çalışanlara şükranlarını sunan Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Uluslararası Demokratlar Birliğinin, vatandaşlarımızın ve bulundukları ülkelerin vatandaşlığına geçmiş insanlarımızın örgütlü sivil toplum yapıları içinde siyasi, toplumsal, kültürel, ekonomik etkinliklerini artırmaları tarafında gösterdiği gayretleri takdirle takip ediyorum. Bir yandan kendi köklerine, tarihlerine, medeniyet kıymetlerine sıkı sıkıya sarılan vatandaşlarımızın bunun yanında yaşadıkları toplumla ortak bir gelecek inşa etmek iradesiyle hareket etmelerini değerli görüyorum. Esasen bu ikisinin ortasında rastgele bir tenakuz da yoktur. Türkiye, tarihin derinliklerindeki öbür sayfaları bir kenara bırakarak söylüyorum, Osmanlı’nın birinci asrından itibaren bir Avrupa ülkesidir. Geçen asrın başına kadar bugün üzerinde çok sayıda Avrupa ülkesinin yer aldığı topraklar bizim vatanımızın bir kesimiydi. Bugün de tarihi ve toplumsal bağlarımızın ötesinde Trakya bölgemizle Avrupa kıtasının ayrılmaz bir kısmını oluşturuyoruz. Hasebiyle çeşitli Avrupa ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımızın bulundukları yerlerin siyasi, toplumsal, ekonomik faaliyetlerine aktif formda katılmaları ve kelam sahibi olmaları kadar doğal bir durum yoktur. Kimi çevrelerin ülkemizi Avrupa’dan dışlama, Avrupa’nın karşısında bir coğrafya ve toplum olarak gösterme eforları mutlaka arka niyetlidir. Balkanlardan Orta ve Doğu Avrupa’ya kadar her yerde kazıma, yok etme, silme uğraşlarına karşın hala izlerimizi takip ederek kıtanın her köşesinde bilhassa bunları görmek mümkündür.”
Erdoğan, böylesine esaslı bir tarihi ve sosyolojik gerçeğin olduğu yerde hiçbir Türk vatandaşının kendini dışlanmış, ötekileştirilmiş, hele hele aşağılanmış hissedemeyeceğini belirtti.
“HİÇBİR VATANDAŞIMIZI, MARJİNAL ÖRGÜTLERİN İNSAFINA TERK EDEMEYİZ”
Katılımcılardan, Avrupa’daki Türk vatandaşlarına, Avrupa’nın her yerinde dimdik bir biçimde hayatın tüm alanlarında var olma, kendini gösterme, hakkı olan pozisyonu elde etme özgüvenini, şevkini, moralini aşılamasını isteyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Anavatan Anadolu ile gönül bağımızı ve irtibatınızı sürdürürken yeni vatanımız Avrupa’yı tüm ülkeleriyle, kentleriyle kucaklamalı, benimsemeli, geleceğimizin ayrılmaz bir kesimi haline getirmeliyiz. Maziden atiye kurduğumuz köprünün bundan sonraki ayağı Avrupa’da yaşadığımız yerler olmalıdır, olacaktır. Memleketler arası Demokratlar Birliği olarak çatınızı ne kadar genişletirseniz, faaliyet ve tesir alanınızı ne kadar arttırırsanız vatandaşlarımıza bu bildirileri ulaştırma, onları örgütleme, geleceğe hazırlama misyonunu da o derece başarılı halde yerine getirebilirsiniz. Hiçbir vatandaşımızı, marjinal örgütlerin, ülke ve millet düşmanı yapıların insafına terk edemeyiz. Onların pençesine düşmüş olanları da görmezden gelemeyiz. PKK ve FETÖ üzere yapıların köken ve mezhep ayrımcılığı üzerinden insanlarımızı bölmeye çalışanların oyunlarını daima birlikte bozacak, tuzaklarını beraberce başlarına geçireceğiz. Dikkat ederseniz; ülkesine, milletine, tarihine, kültürüne, bedellerine bağlı insanlarımızın boş bıraktığı her alan bu kesitler tarafından doldurulmaktadır.”
“ARKANIZDA KOSKOCA BİR TARİH VE MEDENİYET MİRASI VAR”
Erdoğan, Avrupa’daki seçimlerde mahallî ve ulusal parlamentolara giren şahıslara bakıldığında isimleri Türk ve Müslüman kökenli olsa da maalesef birçoklarının Türk milletiyle gönül bağı kopmuş şahıslardan oluştuğunu gördüklerini lisana getirdi.
Aynı formda sivil toplum faaliyetlerinden medyaya kadar her alanda emsal dengesizliklere rastlamanın mümkün olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
“Halbuki biz bu profilin Avrupa’daki vatandaşlarımızın kahir ekseriyetinin duruşunu yansıtmadığını pek yeterli biliyoruz. Öyleyse eksiği kendimizde arayacağız. Onların ardında kim olursa olsun unutmayınız, sizin gerinizde 85 milyon ferdiyle Türk milleti var, sizin gerinizde koskoca bir tarih ve medeniyet mirası var, sizin gerinizde hak ve hakikat davasına gönül vermiş yüzlerce milyonluk dost ve kardeş halklar var. Bu gücü gerektiği üzere harekete geçirdiğimizde önümüzde hiçbir örgüt, şer yapı, bâtın açık mahzur duramaz. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak öteki ülkelerin egemenlik haklarına saygılı bir halde hep vatandaşlarımızın ve ülkemiz kökenli insanların yanlarında yer aldık, almayı sürdüreceğiz. Unutmayın, artık Türkiye de eski Türkiye değildir. Artık rastgele bir vatandaşımızın hangi sebeple ve dünyanın neresinde muhtaçlığı olursa, tüm kurumlarıyla yanında olan bir Türkiye var. İnşallah önümüzdeki periyotta bu hizmetleri hem daha yaygın hem daha güçlü bir halde vermeye devam edeceğiz.”
Erdoğan, Türkiye’nin vatandaşlarına sahip çıkması konusunda en somut örneklerden birinin “sağlık hizmetleri” olduğunu lisana getirdi. Türkiye’de rahatsızlanan vatandaşların geçmişte, Avrupa’nın sahip oldukları sıhhat sigortası vasıtasıyla aldıkları hizmetleri gıptayla takip ettiğini anlatan Erdoğan, artık ise Türkiye’nin, dünyanın dört bir yanında sıhhat dayanağına muhtaçlık duyan vatandaşların imdadına koştuğunu söyledi. “Geçtiğimiz 12 yılda, 4 farklı kıtadaki 82 başka ülkeden 1113 hasta vatandaşımızı ambulans uçaklarla alarak ülkemize getirip, tedavileri burada yaptırmalarını sağladık.” diyen Erdoğan, 2020’de 231 vatandaşın, 2021’de 169 vatandaşın, bu yılın birinci 1,5 ayında da 27 vatandaşın tedavi için Türkiye’ye nakledildiğini bildirdi.
Sadece bununla kalmayıp, her alanda misal hizmetlerin vatandaşlara sunulmasını sağladıklarını lisana getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“Dış temsilciliklerimizde vatandaşlarımıza 73 farklı çeşitte konsolosluk hizmeti veriyoruz. Yılda ortalama 2 milyon süreci bulan bu hizmetler, salgının da tesiriyle geçen yıl 3 milyonu geride bıraktı. Kurduğumuz bilişim altyapısı öylesine verimli işliyor ki pek çok ülke emsal bir sistemi kurmak için bizden yardım talep etti. Salgın devrinde 142 farklı ülkeden 100 bini aşkın vatandaşımızın ülkemize dönmesini sağlayarak rastgele bir mağduriyet yaşanmasının önüne geçtik. Türkiye’nin yanı sıra 9 farklı lisanda hizmet veren davet merkezimiz vasıtasıyla günün 24 saati vatandaşlarımıza hizmet sunuyoruz.”
Tarihi bir adım atarak yurt dışında yaşayan vatandaşlara bulundukları ülkelerde oy kullanma imkanı tanıdıklarını hatırlatan Erdoğan, konsolosluklarda, vatandaşlık süreçleri, pasaport, evlenme, boşanma, miras, vesayet, vekalet, ikamet, tapu, şoför evrakı, adres beyanı, isimli sicil evrakı, harç ödemesi, dövizle askerlik, mavi kart üzere süreçlerin basitçe yapılabileceği bir altyapı kurduklarını da anlattı.
Bu başlıkların her birinde, vatandaşlara verdikleri hizmet, getirilen kolaylık ve sağlanan avantajları saatlerce anlatsalar bitiremeyeceklerini lisana getiren Erdoğan, “Son olarak gelen talepler üzerine TOKİ vasıtasıyla yurt dışındaki vatandaşlarımızı mesken sahibi yapmaya yönelik yeni bir projeyi daha hayata geçirdik. Birinci olarak İstanbul Sancaktepe’de 420 konutla başlayacak bu projeyi talebe nazaran yaygınlaştırarak sürdüreceğiz.” dedi.
“HİZMETLERİN HUKUKSAL ALTYAPISINI GÜÇLENDİRDİK”
Erdoğan, geçen iki yılda çeşitli kanunlarda yaptıkları 9 farklı değişiklikle yurt dışındaki vatandaşlara verilen hizmetlerin hukuksal altyapısını güçlendirdiklerine işaret ederek büyükelçilik ve konsolosluklardaki çeşitli kurumların temsilcilerinin yanı sıra Yurtdışı Türkler Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfıyla vatandaşların hizmetinde olduklarını lisana getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra da vatandaşlardan gelen talepler doğrultusunda mevcut hizmetleri geliştirmeye ve gerekiyorsa yeni hizmetler ihdas etmeye devam edeceklerinin altını çizdi.
“IRKÇI HÜCUMLARIN BİRİNCİ VE ÖNCELİKLİ AMACI DE BİZİM VATANDAŞLARIMIZ”
Vatandaşlara bu hizmetleri verip, bulundukları ülkelerde yaşadıkları dertlerin tahlilini temin ederken yükselen İslam ve Türk düşmanlığına karşı da gereken adımları attıklarını lisana getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Maalesef Avrupa tarihi ve aktüel olarak her başı sıkıştığında ırkçılık hastalığının yükselişine mahzur olamayan bir coğrafyadır. Irkçı akınların birinci ve öncelikli amacı de bizim vatandaşlarımız ve onların ağır olarak bulundukları yerlerdir. Mesela 2018 yılında Avrupa’da direkt vatandaşlarımızı ve derneklerimizi gaye alan 184 atak, 2019 yılında 253 atak, 2020 yılında 389 atak, 2021 yılında yeniden 350 taarruz kayıtlara geçmiştir. Hücumların neredeyse yarısı mescitlerimize yöneliktir. Hatta mezarlıkları gaye alan ataklar bile görülmüştür. Bunun yanında bilhassa bireylere yönelik kayıtlara geçmeyen, şuurlu olarak geçirilmeyen çok sayıda taciz ve hücum da meydana gelmiştir. Bir müddettir vatandaşlarımızın can ve mal güvenlikleri ile onurlarını amaç alan nefret cürümlerini raporlaştırarak Avrupa’nın ve dünyanın gündemine getirmeye başladık. Müslümanları terörle eşleştirerek bunun üzerinden kapsamlı bir İslam düşmanlığı kampanyası yürüten sinsi bir proje ile karşı karşıyayız. Bu alçak projeyi başarısızlığa uğratmak için öncelikle Avrupa’nın siyaset, hukuk ve kamuoyu oluşturma sistemlerini aktif biçimde kullanmak kuraldır.”
“KENDİ SORUNLARIMIZA ÖNCELİKLE KENDİMİZ SAHİP ÇIKMALIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkesine ve milletine bağlı vatandaşların kamuoyu oluşturma ve onun üzerinden başka düzenekleri yönlendirme konusunda, terör örgütlerinin uzantılarının gerisinde kaldığını ıstırapla gördüklerini belirterek şunları söyledi:
“Hak arama kültürü, dünyanın her yerinde olduğu üzere Avrupa’da da temel araçtır. Kendi sıkıntılarımıza öncelikle kendimiz sahip çıkmalı, bunları siyasi ve türel lisana dönüştürerek, medya, sivil toplum kuruluşları, ferdi ilgiler vasıtasıyla herkese bıkmadan, usanmadan anlatmalıyız. Birebir formda yalnızca Müslüman kimliği sebebiyle misal taarruzlara ve tacizlere maruz kalan kardeşlerimizle de dayanışma içinde olmalıyız. Lakin bu tıp hadiselere takılıp kalarak hiçbir alanda kendimizi geriye çekmemeli, tam bilakis daha çok çaba ederek, daha çok muvaffakiyet ortaya koyarak ırkçılık dalgasının üstünden bir sefer çıkmalıyız.”
“SOSYAL MÜHENDİSLİK PROJELERİNİ BAŞARISIZLIĞA UĞRATMAKTA KARARLIYIZ”
Avrupa’nın kimi ülkelerinde uygulanmaya çalışılan toplumsal mühendislik projelerini başarısızlığa uğratmakta kararlı olduklarını vurgulayan Erdoğan, “Özellikle daha önce Bektaşi ve Alevi toplumları üzerinde oynanan oyunun artık Avrupa İslam’ı üzere teşebbüslerle tüm Müslümanlara teşmil edilmek istendiğini görüyoruz. Dernekler ve mescitler üzerinde giderek ağırlaşan baskıları, siyaset ve hukuk kanalları üzerinden etkisiz hale getirmenin devasına bakmalıyız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birlik ve beraberliğin güçlendirilmesinin ehemmiyetine işaret ederek “Vatandaşlarımızı birlikten doğacak güç konusunda bilinçlendirerek, Avrupa’daki 60 yıllık varlığımızın temel handikabı olan bölünmüşlüğe bir son vermeliyiz.” değerlendirmesini yaptı.
Bu bahiste en büyük vazifenin de Memleketler arası Demokratlar Birliğine düştüğünü söyleyen Erdoğan, “Biz her vakit olduğu üzere bundan sonra da daima yanınızda olacağız. Unutmayın, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, canlı olacağız, kardeş olacağız, daima birlikte Türkiye olacağız.” şeklinde
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
